Bahtınızın kara olduğuna bir kere inandıysanız, yenmek pek de kolay değildir… Ancak ilk aşık oldukları erkeklerle evlenenince mutluluğu yakalayacaklarına inanan ve bunu başaramamış kadınlar arasında büyüyen Ada, bu kötü bahtı kırmaya niyetlidir ve bunu başarır da.

Üniversitedeyken uzaktan uzağa aşık olup, tam sınır dışı edilmek üzereyken evlenme teklif ettiği Rüzgar ile hayatını birleştirir. Ancak Rüzgar evliliklerinin üçüncü yılında çalıştığı şirketin baş editörü Tuğçe için bitirir her şeyi.

Ve Ada’nın hikayesi burda başlar. Ada’nın mutluluğu kazanma yolunda, Rüzgar’ı geri alması gerekmektedir ve Rüzgar’ın çalıştığı şirkette işe girer. Kötü bahtını yenmek için girdiği mücadelede, kader Ada’nın karşısına hiç beklemediği bir anda şirketin sahibi Bora’yı çıkaracaktır. İşkolik, duygusuz, kendini beğenmiş bir alfa erkeği olan Bora ile Ada’nın karakterleri birbirine taban tabana zıttır… Bahtlarının onlara oynadığı bir oyunla bir araya gelen Ada ve Bora, birbirlerinden nefret ederken, duygularının yavaş yavaş değiştiğini fark ederler. Gerçek aşk önündeki engelleri yıkıp; Ada’nın katılaşmış batıl inancına, Bora’nın aşk diye bir duyguyu toptan reddetmesine ve onların bir araya gelmesini engellemeye çalışan insanlara galip gelebilecek midir acaba?